DOĞA HARİKASI MARAŞ’IN ŞELALELER TUĞRUL AVCI 

 

Arapça kökenli bir kelime olan şelale; çağlayan, çavlayan, şarlayan veya şarlak gibi yerelde de farklılaşan birden farklı kelimeyle kullanılmaktadır. Tanım itibariyle de akarsuların akım yatağının boyuna profildeki eğim kırıklığına bağlı olarak akarsuyun yüksekten dökülerek aktığı yer şeklindedir. Eğim kırıklığı üzerinden akarsuyun düşüşüne bağlı oluşan bu doğal güzelliğin şelale olarak tanımlanabilmesi için en az 3 metre veya en az 30 derecelik bir eğimle düşmesi gerekmektedir. Dünya literatüründe akış şekline göre farklı sınıflandırmalara tabi olan şelaleler oluşturdukları manzaralarla insanların ilgisini çekmektedirler. Dünyada ve ülkemizde oldukça güzel örneklerin olduğu şelaleler günümüzde insanların ilgisini çeken turizm merkezleri hâline gelmektedirler. Dünya genelinde Yosamite, Niagara ve Victoria şelaleleri yıllık milyonlarca insan tarafında ziyaret edilirken ülkemizde yer alan Kurşunlu, Düden, Manavgat ve Uçansu, Muradiye, Tortum ve Kapuzbaşı şelaleleri en çok bilinen şelalelerden bazılarıdır. Şelalelerin varlığı konusunda Kahramanmaraş’ta bu doğa güzelliğinden nasibini almaktadır. İrili ufaklı birçok şelalenin yer aldığı ilimizde en çok bilinenler Savruk, Galgamaç, Döngel ve Göv Büğet (Çokran) şelaleleridir. Şehrimizde yer alan bu doğa harikası alanların bazı coğrafi özellikleri ayrı başlıklar altında açıklanmaya çalışılacaktır.

 

Savruk Şelalesi

 

Savruk Şelalesi Kahramanmaraş ili Onikişubat ilçesine bağlı Hacınınoğlu Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Onikişubat ilçe merkezine 77 km, Ekinözü ilçe merkezine ise 47 km mesafede konumlanan bu şelale Kahramanmaraş’ın sağlık turizmi açısından önemli merkezlerinden biri olan Ilıca Mahallesine 15 km mesafededir. 2013 yılına kadar bilinirliği çok az olan bu doğa harikası alan yakın tarihte açılan tüneller ve yollar ile bilinirliği artan mekânlardan biri olmuştur. Kısık yolunun açılmasıyla birlikte özellikle yaz aylarında Ilıca’ya ziyarete gelen misafirlerin yoğunlukla ziyaret ettiği alanlardan biri hâline gelmiştir. Şelalenin oluşturduğu eşsiz doğal peyzajın yanında Ceyhan Nehri’nin derince yardığı Kısık Vadisi adeta duvarı andıran vadi yamaçları heybetiyle insana ürperti vermektedir. Şelale ise Engizek Mahallesi Cavgalar obasından gelen Savruk Deresi'nin vadi tabanına oldukça yakın bir konumdaki iki farklı eğim kırıklığı üzerinde oluşmuştur. Şelalelerden ilki vadi tabanına yaklaşık 350 metre mesafede olup yaklaşık 12 metre yükseklikten düşmektedir. İsmini bu ilk şelaleden almış olmalıdır ki şelalenin döküldüğü noktada düşüşe bağlı olarak suyun etrafa savurulduğu açık bir şekilde gözlenmektedir. Bu yönüyle şelaleye ismini verenlerin isim verme konusunda ne kadar mahir oldukları açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Ayrıca şelale ile özdeşleşen bir de mağara bulunmaktadır. Şelale sularının döküldüğü yerde girişi bulunan mağara masalsı bir peyzaj oluşturmaktadır. Bahar aylarında suları artan şelale döküldüğü yerde kulakları çınlatan gürültüsü ile misafirlerine eşsiz deneyimler yaşatmaktadır. Suların düşüşü ile kükremeyi andıran bu sese etrafa saçılan su zerrecikleri eşlik etmektedir. Şelale bir yandan insanın içini ürperten sesi ile korku verirken diğer yandan da insanın teninde hissedilen su zerreleri adeta şefkatli bir el gibi dokunarak huzur vermektedir. Doğanın mucizesi olarak korku ve şefkatin aynı anda hissedildiği bu yer yaratıcının azametini insana çok net bir şekilde hatırlatmaktadır.

 

Yol kenarında yer alan ikinci şelale ise yaklaşık 8 metre yüksekliğe sahip olup diğerine oranla daha yayvan bir akış seyrindedir. Yukarıda kükreyerek dökülen su bu ikinci şelaleye geldiğinde gelin duvağı gibi beyazlara bürünerek köpük köpük ve nazlı bir şekilde akmaktadır. Şelale etrafında çevre düzenlemesi çalışmaları yeni yapılmaktadır. Şelalenin 2013 öncesini hatırlayan biri olarak üzülerek ifade etmeliyim ki insan müdahalesiyle bu doğal alan eski dönemlerdeki büyülü atmosferini yavaş yavaş kaybetmektedir. Oldukça hassas yapıda olan bu doğal alanların korunması da elbette kolay bir iş değildir. “Burası hassas alan, insanlar gelmesin” demek mantıklı bir tutum olmadığından doğa ile insanın uyumlu bir şekilde var olabileceği bir çevre planlaması yapılmalıdır. Bu bağlamda bir yandan sahip olduğu turizm potansiyeli göz önünde bulundurulmalı diğer yandan hassas doğal peyzajı korunmalıdır

 

Galgamaç Şelalesi

 

Kahramanmaraş ili Onikişubat ilçesi Suluyayla Mahallesi ile Andırın ilçesi Alanlı Mahallesi sınırlarında yer alan Galgamaç Şelalesi Onikişubat ilçe merkezine 72 km Andırın ilçe merkezine ise 20 km mesafededir. Toprakhisar Kanyonu içerisinde yer alan şelale henüz el değmemiş doğasıyla dikkat çekmektedir Şelaleye araçla doğrudan ulaşmak mümkün olmadığından bu doğa harikası alana ulaşım biraz meşakkatlidir. Şelaleye ulaşabilmek için bir süre doğa yürüyüşü yapmak gerekmektedir. Hemen kendini ele vermeyen bu saklı alana iki farklı rota üzerinden ulaşmak mümkündür. Bu rotalardan ilki Alanlı Mahallesi Dereyeri Mezrasından patika ile ulaşılmakta ve rotanın doğa yürüyüşü açısından zorluk seviyesi düşüktür. İkinci rota ise diğerine göre oldukça zor bir yürüyüş seviyesindedir. Genelde maceraperestlerin tercih ettiği bu rota yaklaşık 5 km uzunluğunda olup Suluyayla Mahallesinden Toprakhisar Kanyonu'na giriş yapılarak kanyon tabanında zorlu bir yürüyüş ile şelaleye ulaşılmaktadır

 

İki kademeli olan Galgamaç Şelalesi’nde ilki yaklaşık 5 diğeri yaklaşık 10 metre yüksekliğe sahip iki adet şelale yer almaktadır. Suların döküldüğü yerde oluşan dev kazanı şelaleyi ziyaret edenlerin yaz mevsimlerinde yüzdükleri doğal birer havuz oluşturmaktadır. Her mevsim akış gösteren şelaleye yaz aylarında doğaseverlerin ziyaret ettiği alanlardan biri olurken ilkbahar mevsiminde yaşanan debi yüksekliği nedeniyle dev kazanlarında yüzmek isteyenler için tehlike oluşturmaktadır. Şelalelerin bir diğer özelliği ise akarsuyun vadi tabanında oluşturduğu karstik aşınım şekilleridir. İrili ufaklı birçok doğal havuzun oluştuğu bu alan ile ilgili henüz detaylı bir araştırma yapılmamıştır. Tüm doğallığı ile el değmeden günümüze ulaşan Galgamaç Şelalesi doğal miras olarak gelecek nesillere aktarılması hususunda gerekli adımların atılması gerekmektedir.

 

Döngel Şelalesi

 

Kahramanmaraş ili Onikişubat ilçesi sınırları içerisindeki Döngel Mahallesinde yer alan Döngel Mağarası üzerinden akan bu şelale maalesef günümüzde HES’e kurban verilen doğal güzelliklerden biridir. HES yapılmadan önce Tekir suyunun mağara üzerinden akışıyla oluşturduğu eşsiz güzellik günümüzde sadece yağışlı mevsimlerde HES’ten arta kalan suyun akışıyla oluşabilmektedir. Bu doğal alan hem şelale hem mağara sistemiyle Kahramanmaraş ili için turizm potansiyeli yüksek bir mekân olmasına rağmen maalesef günümüzde yeterince değerlendirilememektedir. Kahramanmaraş-Kayseri karayolunun 48. kilometresinde bulunan bu alan anayola sadece 1 km mesafede yer almasına rağmen sadece yaz aylarında ziyaretçilerin piknik amacıyla kullandıkları bir mekân hâline gelmiştir. Hem şelale ve mağara hem de mağara içerisinde yer alan prehistorik buluntular burayı turizm potansiyeli yüksek bir mekân hâline getirmektedir. Mağarada yapılan arkeolojik kazılarda Paleolitik dönemde mağaranın barınak olarak kullanıldığına dair buluntulara rastlanılmıştır. Bu bağlamda şelale ve mağara sahip olduğu fiziki ve beşeri tüm değerleriyle birlikte koruma altına alınabilir.

 

Göv Büğet (Çokran) Şelalesi

 

Kahramanmaraş ili Onikişubat ilçesi Çokran Mahallesi sınırları içerisinde yer alan Göv Büğet Şelalesi Onikişubat ilçe merkezine yaklaşık 70 km mesafede yer almaktadır. Birçok isimle anılan şelale Çokran Şelalesi veya Mavigöl olarak da isimlendirilmektedir. Şahsi görüşüm; bu doğal alanın özgün ismiyle anılmasıdır. Bu bağlamda günümüzde yapılacak olan bir isim değişikliği gelecek nesillere aktarımda bu doğal alanın geçmişini de silebilmektedir. Günümüzde henüz okunmamış veya araştırılmamış bir arşiv belgesinde ismine rastlanılabileceği ihtimali ve kültürel kimliğinin korunması için özgün isminin korunması gerekmektedir. İsminin kelime anlamına bakıldığında “göv” kelimesi yeşil, ham meyve ve mavi veya gök mavisi anlamlarında kullanılmaktadır. Büğet ise gölet anlamında kullanılan bir kelimedir. Bük Deresinin sularının oluşturduğu şelale yaklaşık 8 metre yükseklikten düşmekte ve düştüğü noktada dev kazanı oluşturmaktadır. Yerleşim alanlarına uzak oluşu ve ulaşımın zor olması nedeniyle bilinirliği diğer şelalelere nazaran daha azdır ancak sahip olduğu eşsiz doğası ve el değmemiş tabiatıyla ön plana çıkmaktadır. Şelale etrafında henüz insan tesirinin az olması bu alanın önemli avantajlarından biridir. Doğa meraklıları tarafından son yıllarda sıklıkla gündeme getirilen Göv Büğet yüksek turizm potansiyeline sahiptir. Ancak herhangi bir tesis şöyle dursun ulaşım için yolun bile olmayışı bu alan için dezavantaj oluşturmaktadır. Diğer yandan el değmemiş doğası doğa fotoğrafçılarının ilgisini çekmektedir. Fotoğrafçılık, kamp ve doğa yürüyüşü için özellikle yaz aylarında ziyaret etmek isteyenlerin temel ihtiyaçlarını yanında götürmesi ve atıklarını yanlarında geri getirmeleri gerekmektedir. Nihai olarak bu tür doğal alanların gelecek nesillere aktarılması akılcı ve doğa ile uyumlu bir koruma içgüdüsü ile mümkündür. Slogan olarak doğaseverlerin pek sık kullandığı gibi.

 

Ayak izinden başka bir şey bırakma.

Zaman’dan başka bir şey öldürme.

Fotoğraftan başka bir şey götürme…

 

Tuğrul Avcı

 

Evelâhir Sayı - 18